Ağzımdan “ben sonbaharı sevmem, zaten çok üşüyen bir insanım. Bu yüzden de yaz benim için çok ideal bir mevsim” gibi ya da buna benzer şekilde sonbaharı kötüleyecek cinsten kurulan cümleler duyuyorsanız asla inanmayın. Ben sonbaharı ve özellikle de eylül ayını ayrılıklar yüzünden sevmiyorum.
Sonbahar benim için hüzündür, özlemdir. Eylül gelir, okullar açılır. İnsanlar doğduğu, sevdiği yerlerden öteye savrulurlar. Özlemler artar, dolayısıyla telefonla konuşma süreleri artar. Telefonda “ ama ben sizi çok özledim” ile başlayan cümlenin hemen ardından duygusal cümleler kurulmaya başlanır. Her sene bir önceki yıldan daha fazla sevdiklerinle görüşmeyerek, sevdiğin insanlarla görüşememe rekoru kırılır. Ben aileyi bir ağaca benzetirim hep. Ağacın yaprakları ise çocuklardır benim gözümde. Ağaç sonbahar ile birlikte yapraklarını döker. Sonbahar rüzgarları ise ağaçtan öteye savurur yaprakları, çocukları..
Hele öğretmen çocukları sonbahardan çok erken nasibini alırlar. 1 eylül itibarı ile öğretmenlerin seminerleri başlar. Artık kahvaltı yapıyoruz hadi kalk diye seslenecek olan anneniz ya da babanız saat 12’ ye kadar okulda tutulacağından sizi kahvaltıya kaldıramayacaktır. Eğer illa onların sizi uykudan uyandırmasını istiyorsanız, çok üzgünüm ama saat 12’ye kadar yani onlar gelene kadar uyumak zorundasınızdır.
Hey, siz hala sonbahar rüzgârından nasibinizi almamışsanız durmayın koşun ailenize sarılın ve onlara onları çok sevdiğinizi söyleyin. Bana gelince, sonbahar ve özellikle eylül ayı beni sevdiklerimden ayırmaktan vazgeçene kadar sonbaharı sevmeyeceğim. Ve o zamana dek favori mevsimim, hep insanları birleştirici ve bütünleştirici bir mevsim olan YAZ olacak!
Yorum Yap