Merhaba, ben Merve Öz. Kendimi ve sitemi daha yakından tanıtmadan önce lise son sınıftaki halimi anlatacağım sizlere. Ders çalışmak yerine abur cubur yiyen bir genç kızdım. Kilo aldığımın farkında değil miydim? Tabi ki farkındaydım ama abur cubur yiyerek kendimi rahatlatıyordum. Okul çıkısında servisten iner inmez evimizin altında bulunan markete girerdim. Bir poşet dolusu abur cuburu yüklenerek eve gelirdim. Akşam yemeğini yedikten sonra 1 büyük fincan nescafe ile kekler, bisküviler yerdim. Tabi ki dayanamayıp akşam yemeğinden öncede abur cubur dolu poşetten kaçırdığım şeyler oluyordu 🙂 O zamanlar bana onları yemezsem çalışamazmışım gibi geliyordu ama aslında tam tersiydi. Onları yediğim için bir sürü vaktim yeme içmeye gidiyordu ve olması gerekenden daha az çalışıyordum. Abimcan gemi makine mühendisi olduğundan 6 ay birbirimizi görmedik. Abim geldiğinde abime sarıldım ve abimin ilk cümlesi “bizim gemi kadar olmuşsun Merve “ oldu. Kardeşim seni çok özledim yerine abimden duyduğum bu ilk cümle beni kendime getirdi. Sonra benim gibi özgüvenli bir insan sınıftan en son çıkar oldu. Tahtaya kalkmaktan nefret eden biri oldum. Ve en kötüsü kilom yüzünden eskisi gibi rahat yürüyemez oldum. Çünkü yürürken bacaklarım birbirine çarpıyordu. Ve canım babam ve canım annem onlarda kilom ile az dalga geçmediler. Babamcan sürekli annemi kilo konusunda geçtiğimi söyleyip duruyordu. Annemde her zamanki gibi babama hep destekti tam destekti.
Uzun zaman sonra anneannemi görmeye gittiğimde dayım bu kızda kilolu olacak demişti anneme. Ben böyle şeyleri kafama takan bir insan olmadım hiç. Hep kendimle dalga geçerdim fakat kiloluyken işler çok farklıydı. Dayımın o sözünü ölsem unutmam. Kötü niyetle söylemedi tabiî ki ama o haldeki bana bu cümle çok dokundu. Ben babaannem ve büyükbabamla yaşıyordum. (Hala öyle) Canım büyükbabam can boğazdan gelir anlayışıyla bana hiçbir şey söylemedi. İşine de geliyordu çünkü büyükbabamla tahin helvası kardeşliği ilan etmiştik. Diyabetik babaannemin karşında korkmadan tahin helvası yiyorduk her gün 🙂 (Bir gün kendi helva yiyemeyen babaannem daha fazla dayanamayıp, inadına mı yiyorsunuz diye bağırmıştı ama valla canımız istiyordu). Canım babaannem ise sürekli arkadaşlarının torunlarının hep zayıf olduğundan bahsediyordu. Yolda yürürken zayıf insanları bana gösterirdi 🙂 Lise 3. sınıfta çok kilolu olmağım halde babaannemin ısrarı ile diyetisyene gittim. Diyetisyen bir daha gelme sakın dedi. Hiç unutmuyorum babaannem oturmaktan basenleri büyüdü demişti diyetisyene, diyetisyende oturmakla hiç alakası yok teyze, genetik o demişti 🙂 Aklıma geldikçe hala gülüyorum. Diyetisyen sadece 1 hafta uymam için diyet listesi yazdı fakat okumadım bile. Şimdi düşünüyorum da beklide lise son sınıfta aldığım kiloların sebebi lise 3. sınıfta kilolu olmadığım halde aklıma sokulan kilo fikriydi. Sırf bu yüzden lütfen çocuklarınıza kilolusunuz demeyin. Lütfen beyinlerine bu fikri empoze etmeyin. Neyse konumuza geri dönersek canım babaannemin gecenin bir yarısı benim isteğim üzerine tahinli kurabiye yaptığını çok iyi biliyorum. Yani gecenin bir yarısı bir tepsi tahinli kurabiye yediğimi çok iyi hatırlıyorum 🙂 Kurabiyelerin her bir lokmasında, sınavdan sonra tüm kilolarımı vereceğimi kendi kendime söylüyordum. Yani kendimi rahatlatıyordum. Sonra mezuniyetim oldu. Mezuniyetime gittim tabiî ki ama kiloma uygun elbise seçmem gerekti. Sizinle mezuniyetimden bir fotoğraf paylaşacağım. Kilolu günlerime ait pek fazla fotoğrafı yok.
Bunun nedeni henüz akıllı telefona sahip olmamam mıydı yoksa kendimi fotoğraf çekmeye değer görmemem miydi bunu bilmiyorum. Ve sınava girdim. Sınav geceside 1 paket fıstıklı çikolatayı yedim. Sınav umduğum kadar iyi geçmedi. Sınav bittikten sonra bana kilolarım kaldı. Böylece asıl pişmanlığı sınav sonrası yaşamış oldum. Sınav sonrası son durumu değerlendirmek için tartıldığımda 74 kg gördüm tartıda. Boyum çok uzun olmadığından, basen ve bacak bölgeme çok kilo aldığımdan vucüdum çok biçimsizdi ve kilomdan bir an önce kurtulmak istiyordum.
Kilo vermek için ilk dukan diyeti yaptım fakat yalnızca 2 gün uyabildim. Bana bir şeyler yanlış geldi. İyiki de daha uzun yapmamışım diyorum şimdi. Zaten kilo alma sebebim abur cuburdu. O tarz şeyleri tamamen hayatımdan çıkartınca sorun kendiliğinden çözülmeye başladı. Sabahları güzel kahvaltı yaptım. Zaten bizim ailede kahvaltıya çok önem verilir. Haftasonları hep birlikte kahvaltı yapılır. Hafta içi ise herkes kendine uygun olan vakitte mutlaka kahvaltı yaparak çıkar evden. Tahin helvasına, fındık ezmesine, çikolataya, gül reçeline, dağ çileği reçeline bir süre ara verdim. Tabikide canım istediğinde az miktarda yiyordum. Katı diyete her zaman, diyetisyen olma yoluna girmeden de karşıydım, karşıyım. Hatta sınavın üzerinden kısa süre geçmişti ve ben bu kilo verme işine yeni girişmiştim. Birgün babamla marketteyiz. Fındık ezmesinin yanından geçerken canım istedi ve baba fındık ezmesi alacağım dedim. Merve hani bırakmıştın dedi. Baba bana güven dedim ve babamın eline, alması için fındık kremasını verdim. Eve geldik. Ben hemen açtım ve çay kaşığı ile az miktarda findık ezmesi yedim. Ama sadece o kadar yedim. Evdekilerde anladılar ki Merve kafaya koymuş. Ve ailem çok iyi bilir, Merve kafaya bir şey koyarsa yapar. Eğer sizde kendinizi durdurabiliyorsanız az miktarda canınızın çok istediği bir şeyden yiyebilirsiniz. Asıl problem nerde biliyor musunuz ? O an canınızın çok istediği bir şeyi yemezseniz size büyük bir yeme atağı olarak geri dönecektir. Ve o anda azıcık yemediğinize sizi pişman edeceğine emin olabilirsiniz. Beyniniz asla unutmayacak ve sizden intikam alacaktır. Konumuza dönersek ailem o günden sonra bana hiç karışmadı. Aralarda ara ögün yaptım. Tatlı isteğimi genellikle çeşitli yaz meyveleri yiyerek giderdim. İçtiğim su miktarına dikkat ettim. Ve sürekli spor yaptım. Beslenmemi spor ile destekledim. Muhtemelen verdiğim kiloları da yağdan verdim. Spor hem kas kaybını engelliyor hem de o kadar uğraşıp, ter dökerek yaptığınız spor sonucu yaktığınız kaloriyi görüyorsunuz ve saçma sapan bir şey için, spor ile yaktığınız kalori kadar ya da daha fazlası kadar kalori almak size saçma geliyor. Bu yiyeceğim şeyin bana ne faydası var anlık mutluluktan başka ? diye sormaya başlıyorsunuz ve yemiyorsunuz. Tartıda kilo verdiğim belliydi fakat kendim hissedemiyordum. Sonra abim, kilolu olduğumu farketmeme neden olan insan, benim enbisevdiğim, Merve sen bayağı kilo verdin dedi. Koşa koşa eve gittim ve yıllar önce aldığım, son 1 yıla kadar rahatça giyebildiğim, giymeyide çok sevdiğim kot kaprimi denedim. Oldu 🙂 Evde nasıl bağırarak koştuğumu size anlatamam. 58 kilo olunca tamam artık dedim. Ve o gün bugündür bu yiyeceği yemenin bana ne faydası var ? diye sorar oldum. Zaten önemli olan diyeti hayat şekli olarak benimsemek. Diğer türlü kilo verip, almadan öteye gidilmez. 58 kilo olmam bana, Merve bu kiloya nasıl indin sorularını yanında getirdi 🙂 Verdiğim cevaplar kimseyi tatmin etmedi. Çünkü insanlar mucizevi cevaplar bekliyor. Suda ıslatıp, 1 kaşık goji berry yedim yada yoğurdun içine 1 tatlı kaşığı pul biber kattım yedim ve 16 kilo verdim gibi cevaplar.. 4-5 ay da gitti 16 kilo. Ve yeni hayatıma mutlu başladım 🙂
Yeni hayatım, üniversite ! Üniversite Yeditepe Üniversitesi. Bölüm, Beslenme ve Diyetetik 🙂 Bu bölümü seçmeme aldığım kiloların neden olup olmadığını sorarsanız cevabım bilmiyorum olacak. Çünkü özellikle istediğim bölüm değildi fakat sağlık alanında çalışmak istediğimden kendime uygun gördüm ve öğretmenlik yazmam konusunda ısrarcı olan ailemi ikna edip tercih yaptım. Şu an mesleğimi çok seviyorum ve diyorum ki iyi ki o kiloları almışım. Çünkü kilolu insanları gerçekten anlayabiliyorum. Hareketleri sınırlı, giydikleri olmuyor dolayısıyla mutsuzlar. Yaşadım, biliyorum. Ya da çoğu insana göre zayıf olupta benim 2 kilo fazlam var diyen insanları da anlıyorum. Kendini 2 kilo daha verince rahat hissedecekse neden o 2 kiloyu verip hayatına mutlu devam etmesin ki.. Tabi 2 kilo kişinin sınırlarını zorlayacaksa ya da o 2 kiloyu verince çok zayıf katogorisine girecekse bende destek olmam hatta vazgeçirmeye çalışırım. Bu aldığım 16 kilonun tamamen kendimi şartlandırmadan kaynaklandığını yani psikolojik olduğunu biliyordum. Abur cubur yemezsem çalışamayacağımı düşünerek kendimi şartlandırmıştım. Dahası kilo aldığımı biliyordum fakat sınav bitince hepsini vereceğim diye kendimi telkin ediyordum. Bu kilo alıp, verme işinin psikolojik olduğunu düşünerek, 1. Sınıfın sonunda çift anadal proğramına başvurdum. Ve kabul edildim.
Yarın itibariyle son dönemime başlamış olacağım. Yani şu an Stajer Diyetisyenim. Kendimi biraz zorlayarak, dönemde 15 ders alarak, hem psikolojiden hemde beslenmeden 4 ay sonra mezun olacağım ve mutlaka fotoğraf paylaşacağım sizinle. Ama şimdi ilk staj yaptığım hastanede çekildiğim fotoyu sizinle paylaşmazsam olmaz. Bu kadar içimi, ailemi ve özel hayatımı size açmışken 🙂
Bu sitenin amacı diyet yapan insanlara ya da sağlıklı beslenmeyi yaşam şekli haline getirmiş olanlara ya da değişik tarif arayanlara uygun tarifler vermek, bazen belli konularda bilgilendirmeler yapmaktır. Bu dönem çok yogun değilim ve çalışmaya başlamadan önceki son boş vakitlerimi böyle kullanmak istedim. Stj.Dyt. Merve Öz sizin için mutfakta 🙂 Kendim denemediğim hiçbir tarifi sizinle paylaşmayacağım. Umarım sizin içinde, benim içinde güzel olur. Bu fikir uyuyamadığım bir gece aklıma geldi. Uyanır uyanmaz anneme söyledim ve destek olup olmayacağını sordum. Tabiki kızım yapalım bu işi dedi. Sonra babama koştum. Baba aklıma böyle bir fikir geldi, nasıl yaparız diye sordum. Hallederiz dedi. Anneme, babama destekleri için çok teşekkür ederim. Babannem ve büyükbabam olayı, mutfakta geçirdiğim vakitten anladılar. 🙂 Yenmeden çöpe atılan şeyler de oldu tabiki. Özellikle sabırları için babannme ve büyükbabama çok teşekkür ederim. Abim gemi makine mühendisi olduğu için çok uzaklarda. Telefonda biraz bahsettim ama çok bir şeyden haberi yok. Geldiğinde sitedeki her tariften ona yapıp yedireceğim 🙂 Öz ailesinin Piri Reisi seni çok seviyorum. Her zaman benim arkamda olduğun için çok teşekkür ederim. Benim babannem çok mükemmelliyetçidir. Kendi yaptığı bir şeyi bile beğendiremezsiniz bazen. Emin olabilirsinizki bu tarifler tek tek denendi ve babannemden onay alınarak siteye eklendi. Teyzeme ve halalarıma da katkıları için sonsuz teşekkürler. Ayrıca siteyi kurmamda büyük emeği olan Muhammed Kömeçoğlu’na ve Murat Toktaş’a sizlerin huzurunda çok teşekkür ederim. Ve tabiki bu siteye giren, bu yazıyı okuyan herkese çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız ♥
Son olarak eğer sizinde bu siteye uygun fit tarifleriniz varsa, lütfen benimle iletişime geçin. İsminiz ile tarifinizi yayınlayalım ve herkes ile tarifinizi paylaşmış olsun.
Saygı ve sevgilerimle….
Recent Comments