1955 yılında Yeni Gine’de şeker kamışı olarak şeker keşfedilmiştir. İlerleyen süreçte Hindistan ve Avrupa’ya yayılmıştır. 23 Eylül 1955 yılındaki ABD başkanın kalp krizi geçirmesi ile bunun sebepleri üzerine iki farklı görüş ortaya atıldı. Bunlardan ilki fazla yağ tüketimi iken diğeri ise fazla şeker tüketimi idi. Büyük bir kısım sebebin yüksek yağ tüketimi kaynaklı olduğunu düşündü ve diyetten yağ uzaklaştırılıp, bunun yerine kalori açığını kapatmak ve tadını iyileştirmek amacıyla şeker içeriği arttırıldı.
That Sugar filmine göre günümüzde süpermarketlerden şeker içeriğine sahip gıdalar raflardan kaldırılırsa ürünlerin sadece %20’si kalmaktadır. Ayrıca Avusturalya’da bir bireyin günde aldığı şeker miktarı 6 kilogram olduğu da vurgulanmıştır. Filmde temel anlatılmak istenen yüksek şeker içerikli beslenmenin sağlık üzerindeki etkileridir. Filmin ana karakteri Damon sağlıklı beslenme düzeninden 60 gün boyunca günde 40 küp şeker tüketerek aşamalı olarak sağlık parametreleri takip edilmiştir. Damon bu beslenme programını doktor, diyetisyen ve psikolog içeren profesyonel bir ekip kontrolünde uygulamıştır. Damon programa başlamadan önce sağlık kontrolünde 76 kg, bel çevresini 84 cm olduğu hesaplandı. Günlük enerji alımı 2300 kalori ve bunun %50’sinin avokado, fındık gibi sağlıklı yağlardan, %24’nün kompleks karbonhidratlardan ve %26’sının ise yumurta, kırmızı et, ve balık gibi örnek proteinlerden karşılamaktadır. Yeni beslenme düzeninde kalorisi ve fiziksel aktivitesi sabit kalarak rafine şeker alımı arttırılıp yağ yüzdesi yüksek besin alımı azaltılmıştır. Damon’ın önceki beslenmesinde früktoz nadir bulunurdu. Yalnızca meyve, sebze ve baldan alırdı. Şuan ki beslenmesinde ise yüksek früktoz içerikli paketli gıdaları beslenme düzenine dâhil etti.
On ikinci günündeki kontrolünde kilosunun 79,3 kg olduğu ilk kilosuna göre 3,2 kg artış olduğu kaydedildi. Bu sonuçların doğrultusunda doktorları früktozdan dolayı oluşan viseral yağlanma, tip 2 diyabet ve obezite gibi kronik hastalıklara neden olduğu vurgulamıştır. 18. Gününde yapılan kan tahlillerinde karaciğer yağlanmasını gösteren ALT değerlerinde ciddi bir artış gözlemlenmiştir. Bu süreç içinde Damon’ın şeker tüketiminin hemen ardından mutlu 1 saat sonra kan şekerlerinin düşüş göstermesinden dolayı hızlı duygu durum değişikleri yani manik durumlar içinde olduğu gözlemlenmiştir. Bir ay sonunda 5 kilo alarak kilosu 81,2 kg bel çevresi ise 7 cm artarak 91 cm ulaştı. Damon’ın açıklamasına göre bu 1 ayın sonunda çabuk acıkmaya ve doygunluk hissinin azaldığını belirtmiştir. Ayrıca verim ve dayanıklılığı azaldığı yorgunluk şikâyetlerinin arttığını da eklemiştir. Beslenme uzmanı bu şikâyetlerinin esas doygunluğu sağlayan yağ ve proteinden düşük beslenmeden kaynakladığını açıklamıştır. 60. Günün sonunda yapılan kan tahlillerinde ALT, Trigliserit ve LDL değerlerinin çok yükseldiği, kilosunun başlangıçtan 8,5 kg daha fazla olduğu, yağ oranın %7lik bir artışı olduğunun, bel çevresinin 10 cm artışı ve sağlıksız bireyler içerisinde %10’luk kısımda olduğu belirtilmiştir. Bunlara ek olarak insülin direncini sebep olabilen karaciğer yağlanması başlamıştır.
Bu sonuçlar doğrultusunda profesyonel ekibin değerlendirmesine göre aslında günlük kalori miktarının değil, beslenme programındaki karbonhidrat, yağ ve protein alım şeklinin önemi vurgulanmıştır.
Damon’ın eski beslenme düzenine geri dönmesi 2 ayı sonra cildinde morarmalarının düzeldiği, çok az egzersizle 6 kg verdiği ve kan değerlerinin normale döndüğü tespit edilmiştir. İştah kontrolü tekrar çalışmaya başladı ve duygusal iyileşme sağlandı. Bunun sonucunda ekibe göre şeker ve früktoz içeriği yüksek besinler beslenmeden çıkarılırsa sağlıksız giden durum tam tersine çevrilebilir. Şekerin beyin ve kalple kurduğu ilgi nedeniyle kültürümüzde yeri başka olmasına rağmen tek suçlunun şeker olmadığı ancak ondan kurtulunca hayatın sağlık açısından güzelleştiği sonucuna varılmıştır.
Büyük tartışmalara neden olan şeker konusunda objektif bir görüş belirtecek olursak filmdeki çalışmada kullanılan 40 küp şeker bir insanın normalde beslenmesinde farkında olmadan paketli gıdalarla tüketilebiliyor. Örnek verecek olursak sabah kahvaltısında tüketilen 100 gram çikolata parçacıklı mısır gevreğinde 25 gram (yaklaşık 6 küp) eklenti şeker bulunmaktır. Bu yüzden böyle bir kahvaltı için alternatif olarak 100 gramında 0,5 gram eklenti şeker içeren yulaf ezmesi tercih edilebilir. Buradaki önemli olan nokta toplumsal olarak etiket okuma alışkanlığımızın olmaması ve tükettiğimiz paketli ürünlerin içeriği bilmememizdir. Bu konuda örnek verecek olursak 150 gram sade yoğurt hiç eklenti şeker içermezken meyveli yoğurtta 12 gram (3 küp şeker) eklenti şeker bulunmaktadır. Sonuç olarak bilinçli tüketici olarak aldığımız besinlerin etiketlerini okuyarak içeriğindeki ürünleri sorgulamamız, sağlığımızı tehdit eden ve ileriki yaşamımızda kronik hastalık riskini arttırabilecek içeriklere dikkat etmemiz gereken en önemli noktadır.
Yeditepe Üniversitesi İhtisas Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Stajyerleri;
İdil TAŞKIN
Elif BOZYEL
Seda ÖZGÜZEL
Yorum Yap