(Bu yazı ile nasıl bir fotoğraf paylaşsam diye düşünürken teyzemin sözünde teyzemin gülleri ile çekildiğim fotoğraf aklıma geldi. Aşkı, kırmızı güllerden daha iyi ne anlatır ki?)
İnsan doğasında değişiklikler yaratır. Süresi çok tartışılır. İnsana yaşadığını hissettir. Hatta zayıflatır. Peki, bunları yapan güç nedir? Aşktır efendim aşk! Bu güzel duygudan nasibini alanlar değişirler. Güzelleşirler. Kendi kendine gülerler. Etrafa pozitif bakmayı öğrenirler. Vesselam güzel şeydir aşk!
Bir diyetisyen niye bunlardan bahsediyor diye bir kafa karışıklığı yaşadınız sanırım. Haklısınız. Bugün bir diyetisyen, bir psikolog ile el ele verip aşkın zayıflatma etkisinden bahsetmeye karar verdi. Bir psikolog aşk yerine duygu yoğunluğu kavramını kullanmak istedi. Fakat bir diyetisyen bir psikologa terapide olmadığını hatırlatarak, bir psikologu aşk kelimesinin bu yazı için daha anlamlı olduğu konusunda ikna etti. 🙂
Peki, aşk zayıflatır mı? Bir tane danışanım vardı. Onun kilo vermesi için o kadar çabaladım ki.. O da kilo vermemek için bir o kadar çabaladı. Zorla yürüyüşe de çıkardım. Basit yemek tarifleri vererek evde yemek yapmasını da sağlamaya çalıştım. Olmadı! Hatta bir gün beni arayıp hamburger menü sipariş ettiğini ve onu yerken izlemek için psikolojik film tavsiyesinde bulunmamı istemişti. Ağladığımı hatırlıyorum. Benim ilk danışanlarımdan biri olduğu için bu kadar inat etmiştim. Yoksa, beyin olarak hazır olmayan bir insana ben ne yaparsam yapıyım fayda etmez ki. Etmedi de. Ama sonra birden âşık oldu ve beni dinlemeye, zayıflamaya başladı. O zamanlar aşkın gücünün bir diyetisyenden hatta bir psikologdan daha etki olduğunu anlamıştım. Ama bu çıkarımımı daha da güçlendiren bir danışanım daha oldu. Çok sevdiğim danışanıma güzel bir beslenme programı hazırladım. Bence bir gün bile programa uymadı. Ve artık zayıflamak için çabası bile kalmamıştı ki âşık oldu. O kadar hızlı kilo verdi ki kimsecikler inanamadı.
Peki, aşk insan vücudunda ne yapıyor da zayıflatıyor? Aşk, insanın içinde yemek ile doldurduğu boşluğu dolduruyor. Yanı duygusal yemeyi engelliyor. Kendinizde hiç fark ettiniz mi bilmiyorum. Canınız sıkkınken, stresiniz varken, üzgünken aç olmadığınız halde yemek yersiniz. Çünkü kısa vadedeki amaç; o anlık stresten, üzüntüden, bunalımdan uzaklaşmaktır. Ve yemek yemek kısa süreliğinde de olsa düşünmenizi engeller. Rahatlatır. En kötüsü de birkaç kere yediğiniz yemeğin sizi rahatlattığını fark ettiğinizde, kendinizi kötü hissettiğiniz zamanlarda kendinizi yemek yerken bulursunuz. Geçmiş olsun, bu davranış alışkanlık haline gelmiştir. Sadece negatif duygulara sahipken duygusal yeme olmaz. Pozitif duygulara da aşırı yemeye eşlik edebilir. Kutlama yemeklerinde, doğum günlerinde, ailenizle birlikteyken kendinizi gözünüzün önüne getirin. Doyacağınız miktardan daha fazla yiyorsanız, bir problem var maalesef.
Duygusal yeme problemi için ne yapılabilir? İlk önce duygularınızın farkında olmalısınız. Ve duygularınızdan korkmamalısınız. Size ağlamak, yas tutmak, üzülmek zayıflık mı dediler? Onlara kulak asmayın. Ağlamamak için kendinizi mutfağa atmayın. Ağlayın! Üzülmemek için yemek yemeyin. Üzgün ya da stresli olduğunuzun farkına vardığınızda öncelikle kendinizi yemek yememek için durdurun. Derin bir nefes alın. Sonra, sizi ne mutlu eder? Sizi ne rahatlatır? Bu soruların cevaplarını düşünün. Yürüyüş olabilir. Sevdiğinize sarılmak olabilir. Birinin sesini duymak olabilir. Emin olun, sizi yemek yemekten daha çok mutlu edecek bir dolu seçenek var. Aşkta bunlardan biri 🙂 Aşk, illa bir sevgiliye olmaz unutmayın. Kendinizi âşık olacak kadar şanslı hissetmiyorsanız da âşık olma umudunuzu hiç kaybetmeyin 🙂
Saygı ve sevgilerimle;
Psikolog Diyetisyen Merve Öz
Yorum Yap